20 Ocak 2014 Pazartesi

zaman makinasını buldum...




Noluyo böyle. ..

Ocak ayının bilmem kaçında havanın 17 derece olması da ne oluyo??

Bayram oluyo, bayram...

Pazar sabahı kuş sesleriyle uyanıyorum. Kafamda kurduğum ve tembel dudaklarımı rahatsız etmemek için dışarı dökemediğim cümleler eşliğinde camın önüne geliyorum. 'Kuş mu? Ne kuşu? Ağaç mı bıraktık ki memlekette, dalına kuş konsun...'

Arıyorum bi müddet kuşları, sesin geldiği yöne bakarak ama göremiyorum. . Olsun sesleri çok güzel.  Görmesem de olur...

Aydın bi gün olacak belli...

Güzel bi kahvaltı yapıyoruz kocamla.. Pijamamı bile çıkartmadan gidip aldığım anne yapımı gözlemeleri yiyoruz afiyetle... (belki de babam yapmıştır sormadım.)

Keyif çayımı içerken kuzenim geliyo beni almaya. Evlenecek de gelinimizin evine gidicez çeyizlerini almaya. (Kuzenim diyorum ama uzun yıllar ikiz olduğumuza inandik.. komik..)

Yaklaşık 1 ay sonra gelin arabası olacak vosvosa atlayıp gidiyoruz..

Ayağımda babetler. Üstümde ince bi kazak. Sanki bütün yükümü atmışım gibi hafifim. Mont yok, çizme yok..

Bütün çocuklar sokakta. Hepsinin kendince mühim işi var. Buyuk bi ciddiyetle oyun oynuyolar.

Gözüm az ilerideki boş araziye kayıyo. Gördüğüm ama anlayamadığım bi faliyet içerisinde çocuklar.
Sanırım beyzbol oynuyolar. Çelik çomak falan değil. . Bildiğin biri top atıyo, diğeri sopayla karşılıyo, biri kenarda beklerken, bi başkası koşmaya başlıyo. Baya baya beyzbol yani...

Kuzenin iteklemesiyle yürüyorum ama aklım orda kaldı.. Nerden görmüşler de toplumumuzun % 99'unun anlayamadığı ( ki bende bu dilimin içindeyim) bişeyi anlamışlar da oynuyolar.

Nereye gitmiş seksek, köşe kapmaca, yerden yüksek.

Şunun şurasında bikaç sene önce ben çocuktum bunları oynuyoduk. Ne ara beyzbola döndük. .

Ben bunları düşünürken çeyizi taşımışız da bitirmişiz bile.

Babetli ayaklarımla evimin yolunu tutuyorum pıtı pıtı... Binamızın önünde çocuklar yere bişeyler çiziyo.

Aman allahım seksek bu...

Nasıl seviniyorum nasııl..

Çocuklar ben geçebileyim diye kenara çekiliyo. Gayet sakin, efendi efendi, bi yetişkin gibi yürüyorum.  "1" çizgisine gelince birden durup atlamaya başlıyorum.

  1
  2
  3
4   5
   6
7   8
  9

Hoooop.. Çocukluğumdayım..

Ben seksek oynarken, acımasız ablalarımdan biri beni ekmek almaya göndermek istiyomuşta ben akşam olana kadar ne oynasam kâr diye oyuna ara vermek istemiyomuşum. Bi yandan zıplayıp bi yandan ablamla kavga ediyomuşum.

Tek derdim çinçan oynarken Eda'nın dörtlerden nasıl atladığıymış.

Oyun alanı kıtlığı yokmuş.
Çocuk kaçırmalar yokmuş.
İ-pad şarjı yokmuş.

Alman pastası, çalışmayıp camdan çocuğunu seyreden anne, elma şekeri, kırmızı donlu şirin baba varmış.

En korktuğum şey, su içmeye eve gittiğimde annemin beni bi daha dışarı bırakmamasıymış.

En güldüğüm şey, komşu teyzenin kahvesini her yudumlamasının ardından, akan damlayı yalamasıymış.

Güzelmiş. Vintage bi fotoğraf karesi gibi güzelmiş. ...