28 Nisan 2014 Pazartesi

bişeyler bişeyler



Epey olmuş yazmayalı.

Bu kadar süre yazmayınca insan nasıl cümle kuracağını bilemiyo. Hani küçükken annenlerle misafirliğe gidersin de ev sahibi çocukla kaynaşman zaman alır ya, öyle bişey işte. .

Bu kadar zaman hep yazmak istedim ama..
Bişey oluyo, o şey bana bişeyi hatırlatıyo  'himm.. ben bunu bloğa yazıyım' diyorum, kafamda cümleleri kuruyorum, uyuyorum, uyanıyorum hooop cümleler gitmiş. . Boşveriyorum.

Nasılsa daha çok şey bulurum yazacak.. Buluyorum da ama gene ayni gene aynı. Gece düşünüyorum sabah unutuyorum.

Çok unutkanım bu aralar. Bide bıkkınlık var. Kış depresyonu degil ama bu seferki.. Herşey karanlık ve pis geliyo.. Mutsuzum bildiğin. Ankaradan hoşnutsuzum.. Deniz kenarı bi yerde yaşasam daha mutlu olabilirmişim gibi geliyo..

Doğayla kaynaşmak iyi geliyo şu aralar. Eskiden tvnin karşısında oturabilirdim hiç kalkmamacasına. Şimdi her fırsatta sokaktayım.

Çiçek böcek fotoğrafları çekiyorum.  Güzel manzaralar karşısında derin nefesler alıyorum.  Evde aldığım nefes yetmiyo kapı pencere açıp oturuyorum. (Laaan menopoz olmasın buuu..)

Dün uzun zamandır yapmadığım bişey yaptim .. Kulaklığı taktım, telefonun 'sağır olacaksın az kıs' uyarısını dikkate almadan son ayar açtım sesi..
Kocama koltukların yerini değiştirmesi hususunda gerekli gözdağını verdikten sonra ne zamandır dolapta bekleyen buz gibi şarabı açtım. Büyük bi yudum beni kendime getirdi anında..

Bi yandan içtim bi yandan mutfağı temizledim.. Dolaplari döktüm, bissürü şey kırdım, bissürü sey attım. .

Katlanmayı bekleyen çamaşırlar, kaldırımayı bekleyen kışlıklar, yatak odası falan derken banyoya geldiğimde sarap şişesi de sona yaklaşmıştı.Yanaklarım pembeleşirken ben gülüyodum..

Al işte sabah yazmaya başladığım postu saat 7de hala bitirebilmiş değilim. . Bu da tıpkı annenlerle gittigin misafirlikteki ev sahibi çocukla güç bela kaynaşıp da sonradan ayrilamamak gibi oldu...

Inşallah sonra bişeyler daha yazarım. . :)

20 Ocak 2014 Pazartesi

zaman makinasını buldum...




Noluyo böyle. ..

Ocak ayının bilmem kaçında havanın 17 derece olması da ne oluyo??

Bayram oluyo, bayram...

Pazar sabahı kuş sesleriyle uyanıyorum. Kafamda kurduğum ve tembel dudaklarımı rahatsız etmemek için dışarı dökemediğim cümleler eşliğinde camın önüne geliyorum. 'Kuş mu? Ne kuşu? Ağaç mı bıraktık ki memlekette, dalına kuş konsun...'

Arıyorum bi müddet kuşları, sesin geldiği yöne bakarak ama göremiyorum. . Olsun sesleri çok güzel.  Görmesem de olur...

Aydın bi gün olacak belli...

Güzel bi kahvaltı yapıyoruz kocamla.. Pijamamı bile çıkartmadan gidip aldığım anne yapımı gözlemeleri yiyoruz afiyetle... (belki de babam yapmıştır sormadım.)

Keyif çayımı içerken kuzenim geliyo beni almaya. Evlenecek de gelinimizin evine gidicez çeyizlerini almaya. (Kuzenim diyorum ama uzun yıllar ikiz olduğumuza inandik.. komik..)

Yaklaşık 1 ay sonra gelin arabası olacak vosvosa atlayıp gidiyoruz..

Ayağımda babetler. Üstümde ince bi kazak. Sanki bütün yükümü atmışım gibi hafifim. Mont yok, çizme yok..

Bütün çocuklar sokakta. Hepsinin kendince mühim işi var. Buyuk bi ciddiyetle oyun oynuyolar.

Gözüm az ilerideki boş araziye kayıyo. Gördüğüm ama anlayamadığım bi faliyet içerisinde çocuklar.
Sanırım beyzbol oynuyolar. Çelik çomak falan değil. . Bildiğin biri top atıyo, diğeri sopayla karşılıyo, biri kenarda beklerken, bi başkası koşmaya başlıyo. Baya baya beyzbol yani...

Kuzenin iteklemesiyle yürüyorum ama aklım orda kaldı.. Nerden görmüşler de toplumumuzun % 99'unun anlayamadığı ( ki bende bu dilimin içindeyim) bişeyi anlamışlar da oynuyolar.

Nereye gitmiş seksek, köşe kapmaca, yerden yüksek.

Şunun şurasında bikaç sene önce ben çocuktum bunları oynuyoduk. Ne ara beyzbola döndük. .

Ben bunları düşünürken çeyizi taşımışız da bitirmişiz bile.

Babetli ayaklarımla evimin yolunu tutuyorum pıtı pıtı... Binamızın önünde çocuklar yere bişeyler çiziyo.

Aman allahım seksek bu...

Nasıl seviniyorum nasııl..

Çocuklar ben geçebileyim diye kenara çekiliyo. Gayet sakin, efendi efendi, bi yetişkin gibi yürüyorum.  "1" çizgisine gelince birden durup atlamaya başlıyorum.

  1
  2
  3
4   5
   6
7   8
  9

Hoooop.. Çocukluğumdayım..

Ben seksek oynarken, acımasız ablalarımdan biri beni ekmek almaya göndermek istiyomuşta ben akşam olana kadar ne oynasam kâr diye oyuna ara vermek istemiyomuşum. Bi yandan zıplayıp bi yandan ablamla kavga ediyomuşum.

Tek derdim çinçan oynarken Eda'nın dörtlerden nasıl atladığıymış.

Oyun alanı kıtlığı yokmuş.
Çocuk kaçırmalar yokmuş.
İ-pad şarjı yokmuş.

Alman pastası, çalışmayıp camdan çocuğunu seyreden anne, elma şekeri, kırmızı donlu şirin baba varmış.

En korktuğum şey, su içmeye eve gittiğimde annemin beni bi daha dışarı bırakmamasıymış.

En güldüğüm şey, komşu teyzenin kahvesini her yudumlamasının ardından, akan damlayı yalamasıymış.

Güzelmiş. Vintage bi fotoğraf karesi gibi güzelmiş. ...