Böhüü!!
Size acıklı bi masal anlatayım!!
Bu dünyadaki en güzel, en yetenekli kızın bi ablası varmış. Hatta iki ablası varmış da burda konu olan ablası büyük olan!
Bu abla çok yakışıklı bi kralla evlenmiş. Yıllar yıllar geçmiş ama kral ve kraliçenin çocukları olmamış bi türlü.
Ama masal bu ya işte, bi mucize olacak illa ki!! Bu masaldaki mucize de uzun uzun yıllar sonra kral ve kraliçeye neşe kaynağı olacak minik bi prensesmiş.
Kraliçe henüz minik prensesi karnında taşırken tüm halk, kraliçeye kalkan olmuş, prensesi korumak için. Hatta prensesin en güzel teyzesi, polen alerjisinden dolayı hapşurup da prensesi rahatsız etmesin diye kraliçenin çevresindeki bütün polenleri kendi solurmuş, kendisinin de alerjisi olduğu halde!!
Neyse gelmiş zaman gitmiş zaman, prenses doğmuş! Halk 40 gün 40 gece bayram etmiş!
Bu arada prensesin en güzel teyzesi çok mutluymuş, hergün saraya gidip yanaklarını yiyomuş yeğeninin!
Ancak masal bu ya üzücü bişey olacak illa ki!! Bu masaldaki üzücü şey de kralın, kraliçenin ve prensesin çok çok uzak bi ülkeye gitmeleri olmuş. Gerçi belki kral ve kraliçe bu duruma sevinmişlerdir fakat halk 40 gün 40 gece ağlamış!
Hatta prensesin güzel teyzesi sarayın önünden her geçişinde hala ağlarmış!
Aradan geçmiş uzuun bi yıl! Kraliçe ve prenses ziyarete gelmişler halkı!
Aman ne prenses o aman! Teyzesi yemiş tabi hemen prensesin yanaklarını!! Şahane 2 hafta geçirmişler. Teyzesi prensesin peşinde koşturmaktan 2 kilo vermiş!
Ancak kraliçe ve prensesin artık gitme zamanı gelmiş, halk gene ağlamış. Ağlamış ama bi yandan da prensesini çok özleyen kralla kavuşacakları için çok sevinmişler!
Güzeller güzeli teyze de çok üzülmüş tabi. Hatta gittikleri gecenin sabahı, uyandığında prensesi ananesinde sanıp, işe gitmeden 15 dakika daha sevebilmek için yataktan fırlayınca ve gitmiş olduklarını hatırlayınca çok daha üzülmüş. Meczup olmuş! Yollara düşmüş. Bi daha da kimse onu görmemiş.
Derler ki; güzeller güzeli teyze minik prensesine kavuşabilmek için çook uzak ülkeye kadar yürümüş, çöllerde sürünmüş, okyanusları yüzmüş, köpekbalıklarıyla dövüşmüş.
Masal işte..
Gerçekte olsa şöyle olurdu. Güzeller güzeli teyze havaalanında prensesin yanaklarını öpen güvenlik görevlisini kıskanır döverdi, pasaport kontrolünden geçtikten sonra halka dönüp ağlayıp, gel gel yapan prensesin göz yaşlarına dayanamayıp barikatın üstünden uçar yeğenini kucaklardı.. Yok yok bu da macera filmlerinde olur!
Gerçekte güzeller güzeli teyze, kolları kopana kadar yeğeninin peşinden el sallar, yeğeni gel gel yapınca ablasına çaktırmamak için hafiften boynunu bükerek içine doğru ters ağlar, sonrada eve gidip rüyasında görmek için uyur, hatta ve hatta bunları yazarken ağlamamak için yutkunup dururken içinden kendine küfrederdi!
Teyzeyim ben, anne yarısıyım!! Ağlarım!!
Published with Blogger-droid v2.0.10