Can balıkta ekmek arası ultra mega süper hamsimizi yedik! Hemen ardından Can balığın karşısındaki tattazeye geçip kahve ve ultra mega süper krokanlı kek sipariş ettik!
Kekimden bi çatal aldım, damağıma yapışan yoğun çikolata tabakasını eritmek için bi yudum da kahve almıştım ki nakliyeci polat alemdar geçti önümüzden!
Içtiğim kahve burnumdan geldi! Mecaz yapmıyorum, bildiğin burnundan geldi!!
Ağzımdan büyük bi kahkahayla birlikte kekler saçıldı!
Nakliyeci Polat Alemdar deyince gözünüzün önüne fiyakalı beyaz bi tırın önünde poz vermiş italyan takım elbiseli ve kaliteli parlak güneş gözlüklü birisi gelmesin!
Bu nakliyeci polat alemdar arkadaşımız yirmili yaşlarda, zayıf, cilalı ibo şapkalı bi çocuk!
Zaten 10yıldır bitmek bilmeyip ekranlardan gitmeyen bu 'gerçeklikle' hayatımızın içinde karşılaşmak çok komik oldu! Bu nasıl bi benimsemişliktir böyle! Var olmayana karşı nasıl bi sevgidir!!
Küçük yaştan beri aşırı dozda dizi almış çocuklar kendilerini ne kadar da çok kaptırıyo! En güçlü, en vahşi olana özenen bu gençler çevrelerindeki insanlara zarar vermekte tereddüt etmiyolar! Gülme unsuru olsun diye izletilen saçma sahneleri yaşamlarında canlandırıp, normal kabul etmeye başlıyolar!
Bu tarz diziler yerine, perihan abla gibi, charls iş başında gibi, full house gibi sıcak,sevimli, ders verici diziler yapsalar da insanlar birbirlerinden özür dilemeyi öğrenseler ya!!
Ama yok illa toplumun bilinç altına şiddeti yerleştirelim, aptal gençlik dizilerini hiç bitirmeyelim ki gençler izlesin,ders çıkarsın!!
Kahve de, kek de, hamsi de burnundan gelir insanın!!
Geleceği düşünme ebru, sakin ol! Sakin ol! Bak bugün ne kadar güzel. Kuşlar, ağaçlar, börtü böcük!! Sen de çok güzelsin kendim!!